Bariatrik Cerrahi tehlikeli midir?
Bariatrik Cerrahi
tehlikeli midir?
Uygun ve özenle
seçilmiş hastalarda gerek obezitenin gerekse de Tip-II Diabetin cerrahi ile
etkin olarak tedavi edilebilmesi mümkündür. Laparoskopinin yani vücuda birkaç
adet milimetrik kesilerle girilerek hava ile batının şişirilmesi ve cerrahinin
video eşliğinde uygulanması yönteminin yaygınlaşması ile bu tip ameliyatlar
daha sık uygulanır olmuştur. Laparoskopik yöntemle hem ameliyat sahası daha iyi
görülmekte hem de ameliyat sonrası ağrı daha az olmaktadır. Ameliyat sonrası
derlenme ve işe dönme daha erken olabilmektedir.
Diabetik( metabolik)
cerrahi sonrası hasta daha hastanede yatarken bile diabette iyileşme
başlamaktadır. Yani kilo verme işlemi başlamadan bile diabette kontrol
oluşmaktadır. Burada ameliyattan sonra insülin direncinin kırılması temel rol
oynamaktadır. Hastaların %70-80’inde glisemik kontrolde düzelme izlenmekte ve
büyük çoğunluğunda da dışardan insülin iğnelerinin uygulanma ihtiyacı
kaybolmakta veya azalmaktadır.
Önemli avantajları
olan bu cerrahi yöntemlerin elbette ki bazı riskleri de mevcuttur. Bunlar
arasında,
·
Anastomoz (Bağlantı yeri) kaçağı
·
İnternal herniasyon (iç fıtıklaşma)
·
Kanama
·
Ülser
·
Torsiyon-mide dönmesi
·
Akciğer embolisi
·
Bağırsak Tıkanması
·
Trokar yeri fıtıkları
·
Dumping sendromu
·
Metabolik bozukluklar
·
Vitamin ve mineral eksiklikleri sayılabilir.
Tıpkı ilaçlarda olduğu
gibi; faydası zararından fazlaysa ilaç, faydası zararından azsa zehir olarak
tanımlandığı gibi, bu ameliyatların da faydası zararlarından fazladır. Gerek
obezitenin gerekse de diabetin hastaya yüklemiş olduğu metabolik yük azalmakta
ve belirgin klinik düzelme ortaya çıkmaktadır. En çok korkulan komplikasyon ise
anastomoz kaçağıdır.
Anastomoz Kaçağı
Belirtileri
Anastomoz kaçakları
ameliyatın tipine, yapan cerrahın deneyimine bağlı olmakla birlikte tüm dünyada
ortalama %1.5-6 oranında gözlenmektedir. Zaman zaman hayatı tehdit edici de
olabilmektedirler. Bu nedenle gerek önlenmesi gerekse de erken tespit edilip
müdahale edilmesi büyük önem arzetmektedir.
- Kalp atışlarında
artma
- Ateş
- Karın
ağrısı
- Yara
yerinden veya batına yerleştirilen drenden normal dışı akıntı
- Bulantı-kusma
- Sol
omuz kısmında ağrı
- Düşük
kan basıncı
- Azalmış
idrar çıkışı sayılabilir.
.
Anastomoz Kaçağının
Tanı ve Tedavisi
Tanıda ağızdan içirilen
kontrast maddenin mide poşu ya da anastomoz hattından batına kaçtığının
gösterilmesi önemlidir. Bunun için skopi altında real time film çekmek
gereklidir. Ancak herzaman bu filmlerle tespit etmekde mümkün olamamaktadır. Bu
durumda abdominal tomografi sıklıkla uygulanır. Kaçak tespit edildiğinde
hastanede takip yapılır. Oral alımı kesilir. Hastanın beslenmesi total
parenteral nutrüsyon dediğimiz besleyici serumlarla sağlanır. Damardan kuvvetli
antibiyotikler başlanır. Drene olmayan abse veya sıvı toplanmış alanlar varsa
girişimsel radyolog tarafından ultrason eşliğinde dren konulabilir. Kaçağa
bağlı enfeksiyon varsa drene edilir, tamir edilir veya cerrahi ile yeniden
bağlantı oluşturulur. Hastanın klinik durumuna, kaçağın yeri ve şiddetine göre
bu tedavi yöntemlerinden biri veya birkaçı uygulanabilir. Bazen endoskopik
yöntemle mide poşu ve ince bağırsak arasındaki bu kaçak alanını kapsayacak
şekilde geçici stent konarak kaçağın devamı önlenmesi gerekebilmektedir. Bu
sayede anastomoz kaçağına bağlı kanama ve enfeksiyonun da önüne geçilmiş
olunur. Anastomoz kaçakları ciddi ve ölümcül olabilmektedir. İstenmeyen bu tip
komplikasyon gelişimi durumunda iletişimin daha sağlıklı yapılabilmesi,
hastanın ve yakınlarının tedaviye uyumu ve daha iyi sonuçlar alınabilmesi için,
ameliyat düşünen hastalar ile cerrahın olası riskleri ameliyat öncesi detaylı
olarak konuşması önemlidir.

Yorumlar